23 Mart 2016 Çarşamba

Osmanlı Devleti'nde Otoriterizmin Kaynakları

Feroz Ahmad'ın Bir Kimlik Peşinde Türkiye adlı kitabını ilk kez lise kütüphanesinde rastgele bulup okumuştum. Şimdi yıllar sonra bir vesile ile tekrar okumak nasip oldu. Osmanlı kısmını eleştirel gözle okuyup, Osmanlı'da otoriterizmin kaynaklarını tespite çalıştım ve bazı ipuçlarına ulaştım. Bunları muhtemel bir yazının embriyosu kabilinden buraya not edivereyim dedim. İşte o kaynaklar:

İlk olarak Osmanlı’da yeniçeri askerlerini ve üst düzey devlet yetkililerini yetiştirmek için uygulanan devşirme sistemi. Bu sistem bireyi küçük yaşta ailesinden ayırması ve soyundan kısmen koparması açısından insan haklarına muarız gözükmektedir. Çocuk ergenlik dönemini geçinceye kadar ailesinin kendi üzerine karar vermeye dair tabii bir hakkı varken, çocuğun devşirilmesi, devlete tehlikeli derecede bağlı insanların yetişmesine kaynaklık etmiş denebilir. Bu bağlılığın ise sonradan devlet yetkililerinin halktan kopukluğuna ve eleştiri kültürünün gelişmemesine kaynaklık ettiği söylenebilir.

İkincisi, Fatih Mehmet’ten itibaren önleyici birer tedbir olarak uygulanan kardeş katli. Osmanlı’da devletin her türlü amacın üstüne çıkarılması, masum bireylerin yaşamlarının devlet uğruna alınması derecesine çıkacak derecede belirgindir. Devletin bu kadar kutsanmasına dair genel fenomenin tezahürü olan kardeş katli sonucunda merkezi otoriteye alternatif olabilecek ve dolayısıyla meşruiyet iddiasına kalkışabilecek her türlü odak yokedilmek suretiyle muhalefete resmi izin verilmemiştir.
   
Üçüncüsü Osmanlı’da saraya karşı belirli bir bağımsızlığa sahip bir aristokrasinin gelişmesine izin verilmemesi. Osmanlı’da Avrupa’daki gibi bir soylu sınıfının eksikliği, Ahmad’ın dikkat çektiği hususlardan. Bunun sonucunda sultanın kerhen de olsa gücünü paylaşacağı bir odak eksiktir.
            
Dördüncüsü, Osmanlı’da devletin tüm toprakların sahibi olması olgusudur ki bu durum zaten bir aristokrasinin engellenmesinin sebeplerinden birisidir. Bireylerin mülk edinmeye dair doğal haklarını ihlal eden bu uygulama ile Osmanlı Devleti, kapitalist bir şekilde zenginleşerek kendi aleyhine olmasa da güç kazanabilecek maddi girişimi engellemiştir. Bunun sonucunda ise Batı Avrupa’da olduğu gibi saraya muhalif bir burjuva sınıfı Osmanlı’da yetişmemiştir. Bu bahiste Timur Kuran’ın İslam hukukunun Ortadoğu toplumlarının geri kalmaları üzerindeki etkisine dair çalışması hatırlanabilir. Ancak, İslam’ın hangi hukukî yorumunun kastedildiği sorulması gereken bir soru.
            
Beşinci kaynak sultanların yereldeki eşrafın fazlaca sivrilmelerine izin vermemeleri. Bunun belirgin bir örneği olarak 1578’de III. Murat tarafından artan servetinden ve kudretinden korkulduğu için idam edilen Şeytanoğlu gösterilebilir. Ama burada Ahmad, Şeytanoğlu’nun idamı üzerinde tafsilata girmemekte – muhtemel ki Şeytanoğlu yerel bir haydut. Ancak kitabın anlatımından Osmanlı Devleti’nin muhalefet istemediği sonucu çıkarılabilmekte.

            
Otoriterizmin altıncı kaynağı ise ulema’nın neredeyse her türlü reform ve innovasyon çabasına karşı çıkarak İslamî ilimleri tahsilinden kazandığı meşruiyeti suistimal ederek özgürlükler açısından gayri-meşru bir toplumsal sınıf haline gelmesi. Ulema’nın reddettiği en belirgin yenilik matbaanın kabulüdür. Osmanlı Devleti’ne matbaa gibi hayatî önemde bir yenilik Avrypa’dan tam üç asır sonra gelebilmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder