2 Ağustos 2015 Pazar

Dumanlı Dağı'ndaki İmece Evi

İzmir Dumanlı Dağı'nın tepesinde 4 yıldır vahşi bir hayat süren 4 kişiyle tanıştım bugün. İmece Evi adında bir girişim başlatmışlar. Aynı zamanda doğal yaşam aktivistliği yapıyorlar. Derme çatma, kulübe gibi evler yapmışlar, samanlı balçık çamurundan.

Ekolojik hayatı savunuyorlar, herşey doğal. İlk insanların hayatına oldukça benzer. Elektrik ihtiyaçları için güneş enerjisi sistemi kurmuşlar, zaten birkaç ampul, bilgisayar ve radyodan başka pek elektriğe ihtiyaç duymuyor gibiler. Çiftçilik yapıp olabildiğince herşeyi kendileri yetiştiriyorlar. Çoçukları bile var; civardaki bir köy okuluna gidiyor, taşımalı eğitim. Dedim ki neden okula gönderiyorsunuz, hiç göndermeyin. Biz de öyle düşünüyoruz, ama burada oynayacak başka çocuk yok dediler. Kısmen haklı bir gerekçe sanırım.

Bisikletle gittim oraya kadar. Gelirken bisiklet bozuldu, elimde getirinceye kadar biraz perişan oldum, hele yolda bana su veren bir çobana rastgelmeseydim susuzluktan kırılabilirdim. Bisikletin frenleri bozulunca yol uzun sürdü çünkü. Ama değdi tabii. Çok hoş sohbet ettik. Otostopla dünyayı gezme sanatının inceliklerini anlattılar. Dağ başında hemen herşey doğal nasıl yaşanır, onu öğrendim.

Avrupa'da, özellikle zengin Baltık ülkelerinde bu gibi küçük komün hayatı süren epeyce kişinin olduğunu biliyorum. Almanya'da Yeşiller Partisi'nin popülaritesi ve Bundesrat'taki vekil sayısı gittikçe artıyor. Greenpeace, yeşil komüniteryanizm, anti-kapitalizm, sistem karşıtı, uzakdoğu din ve kültürleri (özellikle Budizm), astroloji, doğal sağlıklı kalma yöntemleri bağlantılı veya onlardan mülhem hareketler. Dumanlı Dağı'ndaki İmece Evi de aynı konseptte. Tabii Türkiye'de bu gibi oluşumlar hâlâ nadirattan. Zaten o nedenle ilginç. Sanırım insanın karşı karşıya kaldığı her farklılık ondaki zihinsel fay tabakalarının yumuşaması açısından faydalı. Her farklılık dünyaya bakışımızdaki ünsiyeti kırıyor. Farklı bir şeyle, özellikle farklı bir insan ile karşı karşıya gelişte küçük bir zihinsel deprem yaşamaz mıyız? Hakikatperest olanlar için tabii. Mucize getirsen iflah olmayacaklar bir kenara.

Çocuğunuzun böyle bir yerde büyüdüğünü düşünsenize. Ivan Illich'in okulsuz toplum fikrine katılıyorum ve Pink Floyd gibi we don't need no education diyorum. Nasip olurda çocuğum olursa ilkokula göndermeyi de düşünmüyorum. Sadece lise ve üniversite yeter. İlkokul eğitimini ben vericem. Zaten ne öğreniyoruz ki ilkokulda; biraz matematik, biraz fen, başka? 8 yılda bu kadarcık bilgi kazanımına öğretim mi denir? Mısır'da 5-6 yaşında hafızlarla karşılaşmak işten bile değil diyorlar. İbni Teymiye'nin 20 yaşındayken epeyce eseri vardı: Kanımca zorunlu ilkokul eğitimi uysal vatandaş yetiştirme aracından başka birşey değil. Özellikle Türkiye'de, ama aynı zamanda dünyanın diğer ülkelerinde de.

Eskiden beri hayallerimden ikisi şu: bir, dünyayı gezmek. Şimdiye kadar Akdeniz haricinde Türkiye'nin her bölgesini gezdim, ama her şehri değil tabii. Yine de 30 olmuştur herhalde gezdiğim şehir sayısı. Avrupa'nın ise hemen her ülkesinden bir iki şehri gezdim. Diğeri ise, Allah ömür verirse, 40 yaşımdan sonra sakin bir kasabaya bir süreliğine yerleşerek ortamı kurup kitaplara gömülmek. Bir süreliğine diyorum, çünkü başka yapmayı düşündüklerim de var. Eskiden temelli yerleşicem inşallah diyordum, ama zamanla galiba daha gerçekçi bir pozisyona geldim. 

Hasılı kelam, bu imece evi'ni ziyaret etmenizi tavsiye edebilirim. www.imeceevi.org şeklinde bir internet siteleri var ama domaini bitmiş, yakında tekrar domain alacaklarmış. O nedenle gerekli bilgilere şimdilik şuradan ulaşabilirsiniz:

https://www.facebook.com/imeceevi?fref=ts













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder