Yukarıdaki ilk resmi Konya'da Mevlana Müzesi'nde çektim. Resimdeki kişi genellikle o müzede, geceleri ise Konya'da sokaklarda geziyor ve kendince dini tebliğ yapıyor; epey dikkat de çekiyor. Arada bir insanlar yanına gelip kendisinden bilgi alıyor, dertlerini anlatıyor ve çözüm önerilerini dinliyor. Gömleğinin üzerinde "İnanan genç; inkardan kaç, küfür öldürür, iman güldürür, haram soldurur, sevgi sevdirir." yazıyor.
İnsanların dede diye seslendiği bu adamı müzede ikinci defa gördüm, yanına gittim ve kısaca kendisiyle sohbet ettim. Tasavvufa ilgisi olduğunu, Muhammed Sait Kotku'nun kitaplarını okuduğunu ve insanları dinen uyarmak için 4 yıldır böyle giyindiğini söyledi. Yaşı 70'den geçkinmiş.
İkinci fotoğrafta ise Şems-i Tebrizi'ye ait olduğu söylenen bir kavuk var; üzerinde kocaman Arap harfleriyle "Rabbim Allah'tır. Allah'tan başka tanrı yoktur. (Rabii Allah, La ilahe ilallah)" yazıyor. Söylenene göre Şems, Konya sokaklarında bununla gezermiş.
"Fikir iklimi (climate of opinion)" tabiri, Whitehead'in 18. yy. aydınlanmacılarından alıntılamak suretiyle popülarize ettiği, ancak sonra unutulan ve ardından Carl Becker tarafından The Heavely City of Eighteenth-Century Philosophers adlı ezber bozucu kitabından tekrardan kısmen yaygınlaştırılan oldukça kullanışlı bir İngilizce tamlama. Anlamı; kastedilen dönemin düşünceler yumağı, insanların genel itibariyle üzerine düşündüğü ve onu düşünürken kendisinden yola çıktığı öncüllere atıfta bulunan bir tabir. Mesela Becker diyor ki, modern çağın fikir iklimi o şekilde ki biz eski dönemlerde yazılmış pek çok kitabın, örneğin Aziz Thomas Aquinas'ın muhteşem eseri Summa Theologiae'nin içindeki argümanları kanıtlamaya veya çürütmeye çalışmıyoruz; onları sadece anlamaya ve dolayısıyla öğrenmeye çalışıyoruz, çünkü o dönemin "fikir iklimi", bizi o dönemin endişelerine karşı kayıtsız kılıyor.
Şimdi, gömleğinin üzerinde yazı yazan ilk fotoğraftaki adamla kavuğunun üzerinde Arapça yazı yazan Şems-i Tebrizi'ye dönelim. Gömleğinin üzerinde yazı yazan dedeyi hemen herkes garip buluyor ve kendisine ilgiyle bakıyor. Batı ülkelerinde de bazı evanjeliklerin giysilerinin üzerinde yazı taşımaktan ziyade ellerinde pankartlarla sokaklarda dini uyarılar yaptıklarını görmüştüm; onlar da garip karşılanıyordu. Muhtemel ki Şems-i Tebrizi'ye kendisinin yaşadığı Selçuklu devri sonrlarında aynı ilginçlikte bakılmıyordu. Fikir iklimi ne kadar değişmiş.
Yolda böyle ilginç bir insan görünce hemen kendisiyle konuşmak istiyorum. Nihayetinde bu gibi insanlar topluma zenginlik katıyor Aslında her şehirde birkaç tane böylesine ilginç kamusal insanlar bulmak mümkün olabilir; kimisi sokaklarda, kimisi ise belli bazı kişilerin bildikleri yerlerde. Ankara'da Hacı Bayram'da Emin hoca varmış, yaşı 90'a yakınmış. Tanıdığım epeyce kişi, Emin hoca ölmeden kendisiyle muhakkak görüşmemi tavsiye etti. Bir ara yanına uğramayı düşünüyorum inşallah. İzmir'de Menemen'in Çukurköy adındaki bir dağ köyünde Nizamettin Molla adında bir tarikat ehli var; alelade ehl-i tarikten değil. Dağın tepesinde köyde yaşıyor, gerçek bir münzevi. Defalarca kendisiyle görüşme fırsatım oldu, o kadar güzel bir insan ki anlatmak mümkün değil. Yolunuz düşerse bi ziyaret edin derim. Oradan da Dumanlı Dağı'ndaki İmece Evi'ne geçersiniz, tam olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder